GİRİŞ
İcra İflas Kanunu, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte, istirdat davası açılabileceğini öngörmüştür. Bu cebri icraya olan bir müdahale olarak görülebilir. İcra kurumunda meydana gelen yanlışlıklar veya sistemden dolayı cebri icradan kaçınmak isteyen borçluya son bir şans vermek şeklinde anılabilir.
Özellikle hukukumuzda ticari hayatın devamlılığı esas alındığından dolayı hak kaybı yaşanmaması için koyulan bu dava yolu hukuk devleti ilkesine de uygun düşmektedir. Çünkü devamlılık ilkesi uyarınca borçlu kambiyo senedinden dolayı gerçekten borçlu olmadığı bir ücreti ödeme zorunluluğunda kalmış olabilir. İstirdat davası da bu ödenilen miktarı geri alma hakkı vererek sisteme olan güveni güçlendirmiş olacaktır. Kambiyo senedinden dolayı açılan istirdat davaları İcra İflas Kanunu madde 72 ye tabidirler.
Çalışmamızda genel olarak kambiyo senetlerinde takip yolları ve şartlarından, istirdat davasının tanımı, şartları, istirdat davasının yargılama usulü ve sonuçlarından bahsedeceğiz.
1. KAMBİYO SENETLERİNE ÖZGÜ TAKİP YOLLARI
Kambiyo senetleri Türk Ticaret Kanununda düzenlenen kıymetli evraklardır. Düzenlenmesi bakımından resmi memur önünde olması şartı aranmadığından resmi olmayan senetler olmakla beraber, herkesçe kolayca düzenlenebilen ve ticari hayatta sıkça kullanılan, dolaşımı oldukça kolay olan ve tacirler için para kullanmaktansa senet kullanma alışkanlığından dolayı oldukça yaygın bir kullanım alanı olan kıymetli evraklardır. Bu senetlere nitelikli adi senet demek yanlış olmayacaktır1. Bütün bu durumlara ek olarak diğer senetlerinden ayıran özellik tedavül kabiliyetleridir. Kanun koyucu üstte saydığımız sebeplere uygun olarak tedavülü hızlandıracak hükümler koyarak ticari hayatın kolay bir şekilde ilerlemesini sağlamıştır.
Kambiyo senetlerine özgü haciz yollarının en önemli özelliği yine diğer özelliklerinin yanında hızlı olmasıdır. Takibin daha kolay ilerlemesi için hükümler mevcuttur. Bunun nedeni kambiyo senediyle işlem yapan bir kişinin alacağını güvence altına alması olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Hızlı olmasına örnek olarak kanun koyucunun genel haciz yoluna göre koyduğu itiraz vs. gibi süreleri burada daha kısa tutmasını verebiliriz. Yine örnek olarak takibe yapılan itirazın genel haciz yolundan farklı olarak bu haciz yolu ile takipte takibi durdurmayacağı kaleme alınmıştır. Böylelikle süreç işlemeye devam edecek ve kambiyo senedinden meydana gelen alacak anlaşmazlığı kısa sürede sona erecektir. Bütün bu faydalardan yararlanmak için doğal olarak takibin kambiyo senedine dayalı olarak yapılması gerekmektedir2.
A. TAKİP TALEBİ
Kambiyo senedine dayalı olarak takip talebinde bulunabilmek için senedin yetkili hamili tarafından icra dairesine başvurulması gerekmektedir. Bu şartın yanında kambiyo senedinde borçlunun bizzat imzası olmalıdır. Yetkili hamil kavramı, geçerli bir hakka dayanarak senedi elinde bulunduran anlamına gelmektedir. Ciro yapıldıktan sonra yetkili hamil olunması muhtemeldir. Yine ciro zincirinin kopuk olmaması için ciro yapanın ciro yapmaya yetkili kişi tarafından yapılması gerekmektedir.
1 Hakan PEKCANİTEZ/ Oğuz ATALAY/ Meral SUNGURTEKİN ÖZKAN/ Muhammet ÖZEKES Ankara 2014
2 Baki KURU/ Ramazan ARSLAN/ Ejder YILMAZ Ankara 2010
Yargıtay’ın da bu şeklin geçerlilik şartı olduğuna dair kararları mevcuttur3. bu eksikliklerin olması durumunda icra dairesi takip talebini kabul etmemekle yükümlüdür.
Bütün bunların yanında senedin kambiyo senedi olup olmadığı, takipte bulunan alacaklının gerçekten hak sahibi olup olmaması senedin vadesinin gelip gelmediğini inceleme görevi icra dairesinin üzerindedir. Şartları inceleyebilmesi için kanun koyucu kambiyo senetlerine özgü haciz yoluna başvurmak için alacaklıya takip konusu senedi icra dairesine vermekle yükümlü tutmuştur. Burada vereceği senet aslı olmalıdır ve gerektiği kadar kopyasını da daireye teslimde bulunması gerekmektedir. İcra müdürü gerekli incelmeleri senet üzerinden yapacaktır.
* BORÇ ALTINA GİRENİN EL YAZISIYLA İMZA ATILMASI ( Kambiyo Senedi Niteliğindeki Bonodaki Hakkın Ciro ve Teslim Yolu İle Devredileceği/İmzanın Borç Altına Girenin El Yazısıyla Atılmasının Zorunlu Olduğu – Kişinin Kendisine Özgü Belli Karakterleri İçeren Sembolleri Belirterek İmza Atabileceği Gibi Ad ve Soyadını Bizzat El Yazısı İle Yazmak Suretiyle de İmza Atabileceği/Borçlunun Ad ve Soyadını Yazarken İmza Atmayı Amaç Edinmiş Olması Gerektiği )
* TAKİBİN İPTALİ TALEBİ ( Kambiyo Senetlerine Mahsus Haciz Yolu İle Takip/İlk Ciroda Lehtarın İsminin Altında İmza Olmadığı – Ciro Silsilesinin Bozuk Olduğu İddiasına Dayanan Takibin İptali İstemi/Bononun Arka Yüzünde ve İlk Sırada Yazılı Olan İbarenin Lehtara Ait Bir İmza Olup Olmadığı Araştırılarak Karar Verileceği )
* KAMBİYO SENEDİ NİTELİĞİNDE OLAN BONODAKİ HAKKIN DEVRİ ( Ciro ve Teslim Yolu İle Mümkün Olduğu/Bonoyu Elinde Bulunduran Kimsenin Hak Sahibi Olabilmesi İçin Fiili Zilyetliğin Yeterli Olmayıp Aynı Zamanda Hakkını Müteselsil ve Birbirine Bağlı Cirolarla Tevsik Etmesi Gerektiği – İlk Cironun Lehtara Ait Olmasının Zorunlu Olduğu/Lehtarın Cirosundan Sonra Senedi Devralan Hamillerin Yetkili Hamil Sayılacağı )
* CİRO ZİNCİRİ ( Kambiyo Senedi Niteliğinde Olan Bonodaki Hakkın Ciro ve Teslim Yolu İle Devredileceği/İlk Cironun Lehtara Ait Olmasının Zorunlu Olduğu – İlk Cironun Lehtara Ait Olmaması Halinde Ciro Zincirinin Düzensiz Sayılacağı/Cirosundan Sonra Senedi Devralan Hamillerin Yetkili Hamil Sayılacağı )
6102/m. 681, 686, 778
6098/m. 15
ÖZET : Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte borçlular, ilk ciroda lehtarın isminin altında imza olmadığı, ciro silsilesinin bozuk olduğunu iddia ederek takibin iptalini talep etmişlerdir.
Kambiyo senedi niteliğinde olan bonodaki hakkın devri ancak ciro ve teslim yolu ile mümkündür. Bonoyu elinde bulunduran kimsenin hak sahibi olabilmesi için fiili zilyetliği yeterli olmayıp, aynı zamanda hakkını müteselsil ve birbirine bağlı cirolarla tevsik etmesi gerekir. Bonoda ilk cironun lehtara ait olması zorunludur. Ciroların birbirine bağlı olması, ilk cironun lehtar tarafından yapılmasıyla mümkündür. İlk ciro lehtara ait değilse, ciro zinciri düzensiz demektir. Ancak lehtarın cirosundan sonra senedi devralan hamiller, yetkili hamil olurlar.
İmzanın, borç altına girenin el yazısıyla atılması zorunludur. Kişi, kendisine özgü belli karakterleri içeren sembolleri belirterek imza atabileceği gibi, ad ve soyadını bizzat el yazısı ile yazmak suretiyle de imza atabilir. Ancak borçlu, ad ve soyadını yazarken imza atmayı amaç edinmelidir.
Takibe dayanak bononun arka yüzünde ve ilk sırada yazılı olan ibarenin lehtara ait bir imza olup olmadığı hususunun yöntemince araştırılarak karar verilmelidir.
B. ÖDEME EMRİ
İcra dairesi yukarıda bahsettiğimiz incelemeleri yaptıktan sonra borçluya ödeme emri gönderecektir. Ödeme emrine kambiyo senedi ve varsa protesto evrakı örneği de eklenecektir4.
C. ÖDEME EMRİNE İTİRAZ EDİLMESİ
Genel haciz yolundan farklı olarak yukarıda da bahsettiğimiz gibi sürelerin kısaltılması burada karşımıza çıkmaktadır. Genel haciz yolunda 7 gün olan itiraz süresi bu takip yolunda 5 güne düşmüştür. Borçlu kambiyo senedine mahsus kendisine yapılan takibe itirazını yine genel hacizle takip yolundan farklı olarak icra mahkemesine yapacaktır5. Bu itiraz takibi durdurmayacak olup icra mahkemesi ciddiliğine göre takibi geçici olarak durdurma yetkisine sahiptir. Kötüniyetle yapılmış bir itiraz sonrası mahkemenin vereceği takibi geçici durdurma, alacaklının haklarını zedeleyeceğinden dolayı, borçlunun haksız çıkması sonucu borçlu aleyhine tazminata hükmetme olasılığı mevcuttur6. Bundan dolayı borçlunun itirazını geçerli bir hakka dayanarak ve kendisinin bu takipten dolayı zarar göreceğini ispat ederek menfaatinin ihlal edilmemesi için itirazın yapıldığını mahkemeye ispat etmelidir. Yargıtay’ın eski tarihli bir kararı örnek vermek gerekirse;
12. Hukuk Dairesi 2014/14417 E. , 2014/16817 K.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte borçlu vekili; takibe konu bonolardaki imzaların sahte olduğundan bahisle alacaklı şirket yetkilisi hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kamu davası açıldığını, anılan davada borçlunun müdahil olarak yer aldığını belirterek HUMK’nun 317. maddesi gereğince ceza davası sonuçlanıncaya kadar takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiş olup mahkemece ceza davasından
4 PEKCANİTEZ/ ATALAY/SUNGURTEKİN ÖZKAN/ ÖZEKES s.294
5 Levent BÖRÜ “Bonoya Dayalı Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yolu ile Takipte Yetki” Ankara Üniv. Dergisi 2016
6 Eğer alacaklı senedi takibe koymakta haksızsa o da tazminata mahkum edilecektir. Borçlu ve alacaklının tazminata hükmedilmesi mahkeme kararıyla olmakla beraber bu miktar, takip konusunun yüzde yirmisinden az olamaz ve yüzde ondan az olmayan para cezasıdır.
sonra takip dosyasında işlem yapılmadığı, bu nedenle takibin durdurulmasına karar verilmesinde borçlunun hukuki yararı olmadığı açıklanarak davanın reddine karar verilmiştir.
D. İMZAYA İTİRAZ
İmzaya itiraz senedin altındaki imzanın kendisine ait olmadığını iddia eden borçlu tarafından icra mahkemesine ileri sürülmesi ile yapılan itiraz nedenidir. Borca itiraz gibi imzaya itirazda takibi durdurmayacaktır. Fakat mahkeme, borçlunun itirazını kabul ederse eğer geçici durdurma mevcut değilse takibin geçici durdurmasına karar verir mevcut bir geçici durdurma varsa takibin durmasının devamına karar verir7.
E. BORCA İTİRAZ
İmzaya itiraz dışında kalan bütün itirazlar borca itiraz içine girer. İcra mahkemesine yapılması gereklidir. Borca itiraz sonrası icra mahkemesi incelemeyi durşmalı olarak yapar. Tarafları 30 gün içinde duruşmaya çağırır8. Eğer duruşma sonrasında borcun itfa edildiği, ertelendiği sonucuna varırsa yani taraflardan biri bunu resmi bir belge ile veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilen bir belge ile ileri sürüp kabul edilmesi sonucu itirazı kabul edebilir9
Uygulamada sıkça karşılaşılan senedin teminat senedi olarak itirazın ileri sürülmesidir. Eğer teminat senedi özelliği varsa bunun şikayet yoluyla ileri sürülmesi gereklidir. Çünkü kambiyo senedi vasfının olup olmadığını incelemeye yetkili olan kurum icra dairesidir.
Yargıtay kararlarında senette sadece teminat senedidir ya da bu anlama gelen ifadelerin kullanılması senedin kambiyo vasfına aykırılık teşkil etmeyeceği ve bu itirazın borca itiraz olacağı kabul edilmiştir10.
İşin gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair karar düzeltme nedenleri yerinde değil ise de; Alacaklı vekili tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibine karşı borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, takibe dayanak bononun teminat senedi olduğunu ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği, mahkemece, davanın kabulü ile takibin iptaline karar verildiği görülmektedir. Senedin teminat senedi olduğu iddiası, İcra ve İflas Kanunu’nun 169. maddesi kapsamında borca itirazdır. Aynı Kanun’un 169/a-5. maddesi uyarınca itirazın kabulü halinde takibin durmasına karar verilir. Mahkemece, borçlunun borca itirazı kabul edildiğine göre, İİK’nun 169a/5. maddesi uyarınca, ”takibin durdurulması” yerine ”takibin iptaline” karar verilmesi isabetsiz olup, mahkeme kararının belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından Dairemizce kararın düzeltilerek onanması gerekirken, doğrudan onandığı anlaşılmakla, alacaklının karar düzeltme isteminin kısmen kabulü gerekmiştir.
SONUÇ : Alacaklının karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile Dairemizin 24/10/2016 tarih ve 2016/4678 Esas-2016/22111 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına, 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 25.11.2015 tarih ve 2015/467 E.-2015/1067 K. sayılı kararının hüküm bölümünün 1. bendinde yer alan “takibin iptaline” sözcüklerinin karar metninden çıkarılmasına, yerine “takibin durdurulmasına” sözcüklerinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), 20.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
F. ÖDEME EMRİNE KARŞI KONULMAMASI
Borçlu yukarıda açıkladığımız gibi süreyi kaçırır veya herhangi bir itirazda bulunmazsa takip kesinleşir. 5 gün olan itiraz süresi geçtikten sonra hemen borçluya karşı takip yapılmaz. Çünkü kanunda öngörülen süre olan 10 gün içinde borçlu takip konusu borcu ödeyebilir. Bunu göz önüne alarak bu sürenin de geçmesiyle takibin gerekli işlemleri yapılır.
2. İSTİRDAT DAVASI
İstirdat davası, borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi sonrası veya itiraz edip itirazın icra mahkemesince kaldırılması sonucu icra takibinin kesinleşmesi ile birlikte borcu ödemesine rağmen aslında borçlu olmadığını tespit ettirmek için borçluya verilen son bir ispat şansı veren dava çeşididir11.
Borçlu bu durumda menfi tespit davası açmalı ve en geç icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmesine kadar olan süreç içerisinden tedbir kararı aldırarak paranın ödenmesini engellemelidir. İstirdat davası, menfi tespit davanın açılmaması ve bu davanın bir gerekliliği olarak kabul edilebilecek durum olan veznedeki paranın alacaklıya ödenmesi sonucu borçlunun cebri icra tehdidiyle alacaklıya ödenen parayı geri almasına olanak sağlayan bir davadır12.
Bu dava bir eda davasıdır. Yani verilecek hüküm yap veya yapmama şeklide olacaktır. Tek temel şartı yukarıda da bahsettiğimiz gibi paranın mutlaka bir icra tehditi ile verilmesi gereklidir13. Buna örnek olarak borçlunun takibi durdurma imkânı varken bu hakkını yerine getirmeyerek alacaklıya borcu ifa etmiş olması istirdat davasına başvurmayı engelleyecek bir durum olacaktır.
A. İSTİRDAT DAVASININ ŞARTLARI
a) istirdat davasının takip hukuku bakımından şartları
İstirdat davasının takip hukuku bakımından temel şartı paranın icra veznesine ödenmesidir. Yukarıda bunu detaylı olarak işlemiştik.
Bir görüşe göre14 istirdat davasının paranın tamamen ödenmesi davanın açılma şartı olarak değil de sadece istirdat davasının açılma süresi olan 1 yılın başlaması için önemlidir. Biz de bu görüşe katılmaktayız. Çünkü böyle bir durum olmasa sürenin ne zaman başlayacağı konusunda uyuşmazlıklar çıkabilir ve bunun sonucunda muhtemel olarak hak kayıpları meydana gelebilirdi.
b) İstirdat davasının maddi hukuk bakımından şartı
Maddi hukuk bakımından aslında borçlu olmadığı parayı ödemiş olmalıdır. Yine hata ikrah gibi hallerde de bu durumun ortaya çıkacağı kabul edilmiştir.
Bu durumda zamanaşımı durumunun ne olacağı konusu önemlidir. Zamanaşımına tabi olmuş olan borç ödenmesi halinde istirdat davasına konu olamayacaktır. Çünkü bu durumda zamanaşımı defini ileri sürmeyen borçlunun davayı açması yukarıda da bahsettiğimiz gibi elde olan hakkın kullanılmamış olması hali ortaya çıkacaktır. Buna istisna olarak icra mahkemesinde zamanaşımı defini ileri süren borçlunun bu defi, mahkeme tarafından yerinde görülmediyse istirdat davası hakkı tekrar ortaya çıkacaktır.
Sonuç olarak maddi hukuka ilişkin tek şart borcu olmadığı parayı alacaklıya ödemiş olması gerekliliğidir.
c) İstirdat davası açma süresi
İstirdat davası hak düşürücü süreye tabidir. Bu süre 1 yıl olup borç niteliğinde olmayan paranın icra dairesi adına açılan hesaba açılmasıyla başlar ve hak düşürücü sürelerin özelliği gereği belirtilen süre içinde dava açılmazsa, dava açma imkânı kalmayacaktır. Mahkeme resen bu süreyi gözetler15.
İstirdat davası için öngörülen hak düşürücü sürenin geçmesinin ardından ise sebepsiz zenginleşme davasının açılıp açılamayacağı hususu tartışmaya konu olmaktadır. Bizim de katıldığımız görüş uyarınca; bir senelik süreyi kaçıran borçlu, genel hükümlere göre16 sebepsiz zenginleşme davası açabilecektir ki zira her iki davanın da incelenmesi ve kabul şartları birbirinden ayrıdır17.
B. İSTİRDAT DAVASININ YARGILAMA USULÜ
İstirdat davası genel mahkemelerde ikame edilir. Malvarlığını ilgilendiren, dolayısıyla da konusu para olan tüm uyuşmazlıklar açısından görevli sayılan mahkeme kural olarak Asliye Hukuk Mahkemesi ise18 istirdat davaları açısından da görevli sayılan mahkeme yine Asliye Hukuk Mahkemeleridir.
İstirdat davalarının davacısı borçlu, davalısı ise alacaklı iken yetkili mahkeme, davalının yerleşim yeri veya icra takibinin yapıldığı yer mahkemesidir19.
İspat yükü açısından ise istirdat davalarında genel ispat kuralları geçerlidir. Ancak İİK m. 72/VIII: “Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.” Hükmünü havidir. Buradan çıkarılması gereken, davacı-borçlunun borcunu hata sonucu ödediğini ispat etmesi yükümlülüğü bulunmadığıdır. Buna rağmen Yargıtay’ ın görüşü uyarınca; ilamsız icra takibinde, borçlunun, ödeme emrine, süresinde itiraz etmemesi nedeniyle kesinleşen takipler açısından, ispat yükü davalı alacaklıya düşecektir20. Burada sebepsiz zenginleşme davasından farklı olarak, davacı borçlunun, TBK m. 78 uyarınca kendisini borçlu zannederek ödeme yaptığını ispat koşulu aranmamıştır. Zira burada borçlu, borcunu cebri icra tehdidi altında ödemekteyken ayrıca kendisini borçlu sanarak ödediğini ispatlaması gereksiz olacaktır21.
Kambiyo senetleri açısından ise; geçerli bir ciro silsilesine dayanılarak senette yetkili hamil olmuş şahıs açısından, bu şahsın mücerretlik ilkesi uyarınca kötü niyetli olduğu kanıtlanmadıkça, lehtara karşı ileri sürülebilecek def’iler hamile karşı ileri sürülemeyecektir22.
C. İSTİRDAT DAVASININ SONUÇLARI
İstirdat davası sonucunda, dava kabul edilir, davacı-borçlu davayı kazanırsa, davacı-borçlunun icra takibi sonucu ödediği paranın, harç ve giderleriyle birlikte davacı-borçluya ödenmesine karar verilir ve davalı söz konusu istirdat davasından doğan yargılama giderlerine mahkûm edilir. Aksine dava reddedilir ve davacı-borçlu haksız sayılırsa, yalnızca istirdat davası bakımından yargılama giderlerine mahkûm edilecektir.
20 KURU / ARSLAN / YILMAZ s. 223.
21 PEKCANİTEZ / ATALAY / SUNGURTEKİN ÖZKAN / ÖZEKES s. 182.
22 “Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı H.. Ö.. vekilinin tüm, davalı Ö.. Ö.. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Dava konusu H.. Ö.. lehine tanzim edilmiş 01.06.2011 tanzim tarihli 47.000,00 TL bedelli senette davalı Ö.. Ö.. ciro sureti ile hamil konumundadır. Kambiyo senetlerinde geçerli bir ciro silsilesine dayanılarak senette yetkili hamil olan şahsın mücerretlik ilkesi uyarınca kötüniyetli olduğu kanıtlanmadıkça, lehtara karşı ileri sürülebilecek def’iler hamile karşı ileri sürülemez. Dava konusu olayda mahkemece davalı Ö.. Ö..’ın kötüniyetli olup olmadığı yönünde araştırma ve inceleme yapılmadan aleyhine hüküm tesisi doğru değildir. Mahkemece, H.. Ö..’a karşı ileri sürülen ödemeye ilişkin def’inin Ö.. Ö..’a karşı da ileri sürülebilmesi açısından akrabalık derecesinin ve kötüniyet iddiasının araştırılarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile Ö.. Ö.. aleyhine yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bendde belirtilen nedenlerle davalı H.. Ö.. vekilinin tüm, davalı Ö.. Ö.. vekilinin (2) nolu bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bendde belirtilen nedenlerle hükmün davalı Ö.. Ö.. yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 13.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.”(Yargıtay 19. Hukuk Dairesi,13.11.2014, 2014/11658E., 2014/16176K)
İstirdat davası sonucunda verilen hüküm kesin hüküm teşkil edecek, zira söz konusu istirdat davası genel hükümlere göre incelenip karara bağlanacaktır23.
Kanun koyucu istirdat davası sonucunda tazminata hükmedilip hükmedilemeyeceği hususunda bir düzenleme öngörmemiştir. Her ne kadar kanun koyucu tazminat hususu ile ilgili bir hüküm öngörmemişse de, menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü durumlarda24 borçlu lehine tazminata hükmedilmesi yerinde olacaktır25. Bunun dışında, istirdat davası sonucu alacaklı lehine tazminata hükmedileceğinden bahsedilemeyecektir ki zira menfi tespit davası, istirdat davasına dönüştüğüne göre, para alacaklıya ödenmiş olacak ve alacaklının takipten zarar görmesi gibi bir durum söz konusu olamayacaktır26.
SONUÇ
Kanun koyucu, istirdat davası yolu ile icra kurumunun düzenleniş şeklinden meydana gelen yanlışlık veya sistemin doğurduğu açıklık dolayısıyla cebri icra sonucu ödeme yapmaktan kaçınmak isteyen borçluya son bir şans vermek istemiştir.
Ticari hayatın gelişen ihtiyaçları göz önünde tutulduğunda görülmektedir ki istirdat davası ile özellikle de ticari hayatın devamlılığı esas alınmıştır. Kanun koyucu bu yol ile hak kayıplarının önüne geçmek istemiştir. Bu yönüyle değerlendirildiğinde istirdat davası yoluyla sağlanmak istenen nihai fayda hukuk devleti ilkesine de uygun düşmektedir. Zira borçlu gerçekte borçlu olmasa dahi, takibe konu kambiyo senedi sonucunda ortaya çıkan borcu, icra hukukundan doğan devamlılık ilkesi gereği, ifa etmek zorunda kalmış olabilecektir. Kanun koyucu, istirdat davası ile gerçekte olmayan bir borcun ifası sonrasında, borçluya, haksız yere ifa etmiş olduğu miktarı geri alma hakkı vererek, sisteme olan güveni güçlendirmek istemiştir.
Bu doğrultuda söz konusu çalışmamızda, hak kayıplarının önüne geçilmesi hususunda bir güvence niteliği teşkil eden istirdat davası konusu genel niteliğiyle incelenirken, kambiyo senetlerinden doğan istirdat davası konusuna da özel olarak değinilmek istenmiştir.
KAYNAKÇA
Baki KURU/ Ramazan ARSLAN/ Ejder YILMAZ, İcra ve İflas Hukuku, Gözden Geçirilmiş 24. Baskı, Ankara 2010.
Emine HALMAN ÇETİN, İcra Hukukunda Kambiyo Senetlerine İtiraz ve Şikayet Yolları, 2008,
Hakan PEKCANİTEZ / Oğuz ATALAY / Meral SUNGURTEKİN ÖZKAN/ Muhammet ÖZEKES, İcra ve İflas Hukuku, Ankara 2014.
Levent BÖRÜ, “Bonoya Dayalı Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yolu ile Takipte Yetki”, Ankara Üniv. Dergisi, 2016
Saim ÜSTÜNDAĞ, İcra Hukukunun Esasları, 2000.
Talip UYAR, İcra Hukukunda Menfi Tesbit ve İstirdat Davası, Ankara Barosu, Tek Makale, 1974-5/6.(http://www.ankarabarosu.org.tr)
Yazarlar:
Av.Barış Göğüşoğlu
Av.Oğuzhan Kalkan