İŞYERİ KİRA SÖZLEŞMELERİNİN DURUMU VE COVID-19
21 Nisan 2020
SOSYAL MEDYA ETKİLEYİCİLERİ İÇİN REKLAM KILAVUZU
11 Mayıs 2021

TÜRK HUKUKUNDA TESCİLSİZ MARKANIN KORUNMASI

Türkiye’de markaların Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında korunması için Türk Marka Patent Kurumu nezdinde tescil edilmeleri gerekmektedir. Fakat tescil, marka kullanmak için bir şart değildir. Bir kişi marka olarak kullanmak istediği işareti seçip kullanmaya başlayabilir. Kişi markayı kullanmak suretiyle sunduğu mal veya hizmetler bakımından ayırt edici, meşhur ve maruf hale getirirse tescilsiz markanın korunması da mümkündür.

Markasını TPMK nezdinde tescil ettiren kişi, artık 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında koruma altına almış olur. Markasını tescil ettirmeyen kişi ise markasını 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Haksız Rekabet hükümlerine ve Sınai Mülkiyet Kanununda yer alan bazı özel hükümlere göre koruyabilir. Tescil edilmiş marka ile tescilsiz markaya sağlanan koruma birbirinden farklıdır. Örneğin Sınai Mülkiyet Kanunu’nda marka hakkına tecavüz durumunda markanın nasıl korunacağına ilişkin hukuki ve cezai yollar açıkça sayılmıştır. Fakat bu imkanlar tescilli markalar bakımından uygulanabilirken tescilsiz marka için uygulanabilir değildir.

Türk Ticaret Kanunu’na Göre Tescilsiz Markanın Korunması

markanın korunması

Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız rekabetin tanımını oluşturmaktadır. Ticari faaliyeti için bir işaret seçip kullanmakta olan  kişi, markasını tescil ettirmediyse, olası bir hak ihlali durumunda haksız rekabet hükümleri uyarınca hukuki yollara başvurabilecektir.

Yaşanabilecek hak ihlallerine örnek olarak kişinin tescilsiz biçimde kullanmakta olduğu markasının üçüncü kişiler tarafından başka ürünlerde izinsiz ambalajlarda ya da reklamda kullanılması, markanın basılı olduğu ürün ya da hizmetlerin ithal ya da ihraç edilmesi verilebilir.

Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet
yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini isteyebilir.

Sınai Mülkiyet Kanunu’na Göre Koruma

Sınai Mülkiyet Kanunu ise tescil edilmemiş fakat kullanma yoluyla üzerinde hak elde edilmiş markalar veya ticaret sırasında kullanılan başkaca işaretleri kısmen korumaktadır.

Kanunun 6. maddesinin 3. fıkrasında tescilsiz marka ya da ticaret sırasında kullanılan işaret sahiplerine, işaret ya da markalarıyla aynı ya da benzer işaretlerin aynı yada benzer mal veya hizmet sınıfında tescil talebinde bulunulması halinde, sonraki marka başvurusuna TPMK nezdinde itiraz hakkı vermektedir. Bu hakkın kullanılabilmesi için tescilsiz kullanılan marka ya da işaretin ayırt edici nitelik kazanmış olması gerekir. Bu itiraz neticesinde TPMK yapacağı incelemede tescilsiz markanın meşhur ve maruf hale geldiğine kanaat getirirse tescil başvurusunu ret edecektir.

Kanunun 6. maddesinin 4. fıkrası Paris Sözleşmesinin 1. mükerrer 6. maddesi bağlamında tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvurularının, aynı veya benzer mal ve hizmetler bakımından gerçek hak sahibinin itirazı üzerine reddedileceğini düzenlemektedir. Markaların ticarette kullanılıyor olması, Türk Hukukunda tacirlerin basiretli davranma yükümlülüğünün bulunması unsurları göz önüne alındığında, kişinin faaliyet gösterdiği sektördeki tanınmış markaları bilmemesi hayatın olağan akışına aykırı kabul edilmektedir. dolayısıyla tanınmış markanın başkası tarafından tescilinin istenmesi kötüniyetli kabul edilmektedir ki; kötüniyet hiçbir hukuk düzenince korunmaz. Yargıtay ve TPMK tescilli olmamasına rağmen tanınmış markaların tesciline müsaade etmemektedir.

Kanunun 6. maddesinin 9. fıkrasında ise kötüniyetli tescil başvurusu açıkça nispi red sebebi olarak sayılmıştır. Bu hüküm gereğince tanınmış tescilsiz marka sahibi, TPMK nezdinde yapılan marka başvurusuna itiraz hakkını kullanabilir. Yaptığı itiraz kabul edilmez ve marka tescil edilirse, tescilsiz tanınmış marka sahibinin tescilin terkini için dava açma hakkı da bulunmaktadır.

Sınai Mülkiyet Kanununun 25. maddesinde hükümsüzlük davası hükümleri düzenlenmiştir. Bu hüküm uyarınca, tescilsiz marka sahibi, gerçek hak sahibi olduğunu ispatlamak suretiyle üçüncü kişi tarafından tescil edilen markanın terkinini sağlayabilir.

Sonuç olarak Türk Hukukunda marka tescili kişinin insiyatifine bırakılmıştır. Tescilli olsun ya da olmasın marka üzerinde kazanılan hak hukuk düzenince korunmuştur. Sınai Mülkiyet Kanunu özel ve teknik nitelikte bir kanundur. Markalara sağladığı koruma imkanı genel hükümlerden faydalanan tescilsiz markalara kıyasla daha geniştir. Dolayısıyla Defans Hukuk bürosu olarak markalarınızı tescil ettirmenizi önermekteyiz.

Av. Eşref Borça & Stj. Av. Ecem Ataseven